İlk kez 1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve mart ayında tüm dünyanın sağlığını tehdit eden pandemiye dönüşen COVID-19 virüsünün küresel ekonomiyi sarsmaya başladı. COVID-19 virüsü sağlığımız gibi işletmelerimizi de tehdit ediyor ve tıpkı sağlık konusunda olduğu gibi bu tehdit sadece bir bölgeyi veya ülkeyi hedef almıyor, dünyadaki tüm şirketler bundan etkileniyor. Erler Group olarak ‘blog’ sayfamızda salgının ekonomik etkilerini, alınan önlemleri, dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri, şirketlerin reaksiyonlarını, verilen yardım ve destek paketlerini ele alan küçük bir dosya hazırladık. Altı bölüm halinde yayınlayacağımız bu dosyanın ilk bölümünü yayınlıyoruz.
“AH BU BELİRSİZLİK!”
Tüm dünyada hazır giyim ve tekstil sektörü 2020'de bir süredir daralan piyasaların açılacağını ve yavaş yavaş bir yükseliş trendinin yakalanacağını umut ediyordu. Ancak 2020 yılının insanlık için gizli bir takvimi vardı. Savaşlar, ekonomik kriz, göç, depremler derken hiç beklemediğimiz bir anda tüm dünyada hayatı durduran büyük bir salgın kriziyle karşı karşıya kaldık. Dünyamızın bundan önceki pandemi tecrübelerine bakarsak bu öyle bir dalgada atlatılacak bir durum da değil. Diğer tarihsel pandemikler gibi, bu da önümüzdeki 6 ila 18 ay boyunca birkaç kez tekrarlanacak, alınan önlemler gevşetildiğinde tekrar yayılma tehdidi oluşturacak gibi görünüyor. COVID-19 salgını, antiviral tedavilerin ne kadar hızlı uygulandığına, virüse karşı geliştirilmiş, denenip onaylanmış ve seri üretime geçmiş bir aşıya veya dünya nüfusunun büyük bir bölümünün enfekte olup sürü bağışıklığı geliştirdiğimize bağlı olarak daha kısa veya daha uzun sürede atlatılacak.
Salgının başlamasıyla birlikte sağlık konusunda hızlı bir adaptasyon sürecine şahit olduk. Dünya nüfusunun önemli bir bölümü kendini korumaya aldı. İnsanlar salgına karşı, ellerindeki en büyük silahın izolasyon ve sosyal mesafe kuralları, maske ve dezenfektan kullanımı olduğunu büyük ölçüde anladı. Peki, tıpkı canlı bir organizma gibi ayakta kalması birtakım parametrelere bağlı olan işletmeler ne yapacak? Salgın sırasında nasıl hareket etmeleri gerekiyor ve salgın sonrası onları neler bekliyor?
“İYİ ve KÖTÜ SENARYOLAR”
COVID-19 salgını ile dünya tarihe geçecek büyük bir şok yaşarken Uluslararası Para Fonu (IMF), Korona virüs salgını nedeniyle dünya ekonomisinin, 1929’daki Büyük Buhran’dan bu yana en büyük resesyonun yaşayacağı uyarısında bulundu. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ise 8 Nisan 2020 tarihinde yayınladığı raporla, 2020 yılında salgın nedeniyle küresel ticaretin yüzde 13 ile yüzde 32 oranlarında düşeceğini söylüyor.
Farklı senaryolar var fakat 2020'nin ilk altı ayının salgının dayattığı olağanüstü şartlar altında geçeceği ve bunun ticarete olumsuz yansıyacağı kesinleşti. DTÖ’nün iyimser senaryosuna göre dünya ticareti %13 düşüşle 2020’nin ikinci yarısında toparlanmaya başlayacak. Kötümser senaryoda ise yüzde 32 düşüş ve daha yavaş bir toparlanma öngörülüyor. Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Fitch Ratings ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), küresel büyüme tahminini neredeyse yarı yarıya düşürdü ve yüzde 2,5’ten yüzde 1,3’e indirdiğini açıkladı. Yıl itibarıyla küresel ekonomide kaybın 1,2 trilyon dolar olacağı öngörülüyor. Bir başka senaryoda ise önümüzdeki dönemde küresel toplam gelirde 2 trilyon dolarlık düşüş olacağı, bunun gelişmekte olan ülkelere maliyetinin 220 milyar dolar zarar olarak yansıyacağı yönünde. Güncel verilere göre dünya ticaretinde şu an kadar oluşan kaybın 50 milyar doları çoktan aşmış görünüyor. Hammadde ve ara mal üreticisi ülkelerin ciddi darbe alacağı bu süreçte, petrol varil fiyatlarının düşmesiyle en büyük zararın petrol üreticisi ülkelerin göreceği tahmin ediliyor.
“SALGINI ATLATMAK KADAR SONRASI İÇİN HAZIRLIK DA ÖNEMLİ!
DTÖ direktörü Roberto Azevedo’ya göre bu kriz şimdiye kadar eşi görülmemiş bir krizdir ve hükümetleri de eşi görülmemiş tedbirlere zorlamaktadır. Salgının sağlık dışında, ekonomi ve ticarette meydana gelen zararlarının insanları ve işletmeleri vurduğuna dikkat çeken Azevedo, krizin insanlara, şirketlere ve ülkelere zararının azaltılması gerektiğini söyleyerek uyarıyor: “Yöneticiler salgın sonrasını planlamalıdır. Pazarları olabildiği kadar açık ve öngörülebilir halde tutmak ve daha uygun bir iş ortamı yaratmak birinci hedefimiz olmalıdır. Ülkeler iş birliği yaparsa tek tek çalışmaktan daha başarılı olurlar.”
Salgın sonrası, markaların, şirketlerin hem salgın döneminde hem de sonrasında üretimden pazarlamaya olan süreçlerini gözden geçirip, yeni yol ve yöntemler bulmak zorunda kalacağı muhakkak. Sağlık sisteminde, gıdada, sosyal hayatta, alışveriş alışkanlıklarında, çalışma hayatında, mevcut tedarik zincirlerinde, üretim, satış ve lojistik organizasyonlarında kalıcı değişikler yapması beklenen COVID-19 salgını e-ticaret, medya, teknoloji, spor aletleri, ilaç ve kimya şirketleri için şimdiden büyük fırsatlar yaratmış durumda. Salgınla birlikte, insanların öncelikleri hızla değişti. Gelecek kaygısı, belirsizlik ve korkunun belirleyici olduğu ihtiyaç listesinde gıda, vitamin takviyeleri, maske ve dezenfektan gibi ürün gruplarının yanı sıra evde daha eğlenceli vakit geçirmeye yönelik mal ve hizmetler üst sıralarda yer aldı. Tabi bunu da geleneksel alışveriş yöntemlerinden çok internet üzerinden yapmaya başladılar. Bir anda her şey online yaşanmaya başlandı.
“RADİKAL DEĞİŞİKLİKLER ve YENİ NORMAL”
Kimi fütüristler oldukça yoğun bir korku ve kaygıyı barındıran tüm bu senaryoların içinde biraz umut da barındırdığının altını çiziyor: “Koronavirüs salgını, bize mevcut sistemimizdeki ciddi eksiklikleri hatırlatıyor. Virüse karşı verilecek mücadele, radikal bir sosyal değişimi de beraberinde getirecek; alışkanlıklarımızı sorgulayacağız, çevreye ve insana duyarlı bir bakış güçlenecek. Bu salgın, gelecekteki salgın hastalıklar ya da iklim değişikliği gibi kapıda olan diğer krizler karşısında bizi daha dirençli kılacak. Daha insancıl bir sistem arayışının kapısını açacak,” deniliyor.
İlk etapta ortaya çıkan lojistik sorunlarınlar çok hızlı bir biçimde çözülse de hazır giyimde talepler büyük oranda düştü. Perakendeciden gelen talepler azalınca toptancılar da siparişlerini gözden geçirmeye başladı. İlk kez 1 Aralık 2019 tarihinde Vuhan'da ortaya çıkan ve mart ayında tüm dünyanın sağlığını tehdit eden pandemiye dönüşen COVID-19 virüs salgınının, küresel ekonomi üzerindeki yıkıcı etkisinin yanı sıra moda endüstrisinde de ağır sonuçları olacak gibi görünüyor.
Moda endüstrisi, tekstil ve hazır giyim firmaları içinde bulunduğumuz bu dönemde, bu yeni normalin hazırlıklarını yapmak zorundalar. Yakın bir zamanda bir aşının geliştirilmesi veya toplumun çoğunluğunun enfekte olup bağışıklık kazanmasını beklemek dışında yapacak bir şey yokken, şirketler bu yeni duruma nasıl uyum sağlayacak? Virüs yayılımı kontrol altına alınsa bile normal hayata nasıl döneceğiz ve yeni oluşacak şartlar nasıl olacak? İşte tüm bu sorular, sadece tekstil ve hazır giyim sektörünün değil küresel ekonominin, ülkelerin veya sektör çatı kuruluşlarının önünde cevaplanması gereken temel sorular olarak karşımıza çıkıyor.
Bir sonraki: “MODA ENDÜSTRİSİ ALT ÜST OLDU”