ABİYE TASARIMCILARI Abiye Tasarımına Çok Yönlü Bakış “SERDAR ERDEM”
05 Şubat 2020

2020 İlkbahar/Yaz sezonunda safran sarısı, tarçın, indigo, firuze gibi sürpriz renkler var. Dantel ve saçağın daha az olduğu bir döneme girdik; yapıştırma taşlar da artık o kadar ilgi görmüyor. Nakış ve el işlemesinin öne çıktığı, ‘couture’ özelliği gösteren abiyeler daha çok tercih edilmeye başlandı. Ben koleksiyonlarımda pano desenli kumaşlara yer verdim. Abiye giysilerin vazgeçilmezi şifonlar ve tüllerin devam ettiği sezonda, iri pileler, farklı drapaj teknikleri, çeşitli yaka esprileri, transparan detaylar, boncuk ve kasnak işlemleri öne çıkıyor.”

 

Osmanbey’in önde gelen abiye tasarımcılarından Serdar Erdem, mesleğe bütünlük içinde bakmayı seven çok yönlü bir tasarımcı. Tekstil ve hazır giyimin tozunu yutarak bugünlere gelen alaylı bir tasarımcı olan Erdem’in çalışmalarında estetik kaygılar ön planda. Vücut kusurlarını örten, kadınların kendilerini iyi hissedeceği zarif elbiseler tasarlamayı seven Erdem, çoğu zaman kumaşları da kendisi tasarlıyor. Koleksiyona girecek kumaşların seçiminden model uyarlamasına, üretim aşamasından süslemelere kadar bütün süreçleri takip eden tasarımcı, koleksiyonun styling’i ve sosyal medyada nasıl görüneceği ile de bire bir ilgileniyor.

Hazırladığı etkileyici koleksiyonların yanı sıra moda fotoğrafçılığı ve sosyal medya kullanımı gibi dolaylı olarak mesleği ile ilgili alanlarda yaratıcılığını konuşturan Serdar Erdem’e merak ettiklerimizi sorduk.

 

Şu an hangi firmayla, ne üzerinde çalışıyorsunuz?

Yaklaşık bir yıldır, Osmanbey’in önde gelen abiye giyim markalarından Forcostume için koleksiyon hazırlıyorum. 2020 İlkbahar/Yaz sezonunu bitirdik ve geçtiğimiz günlerde İzmir’de if Wedding Fashion fuarında ilk kez sergilendi. Şu sıralar kampanya çekimleriyle ilgilendiğimiz koleksiyonumuzu, önümüzdeki günlerde Barselona, Milano gibi Avrupa şehirlerinde katılacağı uluslararası fuarlara hazırlıyoruz. Bir yandan bunlarla ilgilenirken, diğer yandan yeni sezon için araştırmalara başladım.  

 

Kaç yıldır Osmanbey’desiniz? Daha önce hangi firmalarla çalıştınız?

Ben şu an kırk yaşındayım ve yaklaşık on yedi senedir Osmanbey’deyim. Bundan önce yine Osmanbey’in güçlü abiye firmalarından Jadore ve Invito ile çalıştım. Hepsi uzun soluklu ve benim açımdan keyifli iş birlikleriydi.

 

Osmanbey öncesini ve mesleğe nasıl başladığınızı öğrenebilir miyiz?

Ben alaylı bir tasarımcıyım. Çıraklıktan başladım ve yaklaşık otuz yıldır meslekteydim. O dönemlerde hazır giyim bu kadar büyük çapta, bu kadar organize değildi. Çok istememe rağmen ekonomik nedenlerle okuyamadım. O zaman merdiven altı diye tabir edilen küçük atölyeler vardı. Öyle başladım mesleğe. Deyim yerindeyse tekstilin tozunu yuttum, diyebilirim. Tüm üretim süreçlerini, detayları oralarda öğrendim. Sonradan bir takım teknik eksiklerimi tamamlayarak daha profesyonel bir tasarımcı kimliği edindim. Bugün ise tasarım yapmak dışında üniversitelerde çeşitli work shop’lar aracılığı ile genç arkadaşlarla bildiklerimi paylaşıyorum.

 

İkinci sorunuza gelince; Osmanbey’e gelmeden önce küresel bir ‘fast fashion’ markası olan H&M için çalışıyordum. O zaman henüz Türkiye’ye girmemişti. H&M daha günlük ve spor bir çizgisi olmasına rağmen orada da ben pop-abiye veya günü geceye bağlayan parçalar yapıyordum. Aklımda hep abiye çizgisine yakın tasarımlar vardı. Bir noktadan sonra kendimi aşmak istedim. Günlük giyim beni tatmin etmiyordu. Abiyeye de merakım vardı. Tesadüfen Invito’da başladım ve o günden bu yana da Osmanbey’de devam ediyorum. 

 

Senede kaç koleksiyon hazırlıyorsunuz?

Bu firmanın büyüklüğüne, çalışma şekline, koleksiyonun niteliğine ve tasarım departmanında kaç kişinin çalıştığına bağlı olarak değiştiği için net bir rakam vermek zor. Şu an çalıştığım Forcostume’de mesela bir tasarımcı arkadaşım daha var. Benim hazırladığım ‘line’, gerek işleme ve el işçiliği gerekse kumaş ve detayları ile biraz daha özellikli olan parçalardan oluşuyor. Elbisenin üzerindeki ayrıntılarla bire bir ilgilenmeniz gerektiği için tasarımdan üretim sürecine kadar daha çok zamanınızı alıyor. Ama genel olarak bu tür koleksiyonlarda sezon için yüzün üzerinde farklı kreasyon hazırlıyorum.

 

Serdar Erdem tasarımlarının ayırt edici özelliği nedir?

Ben tasarımlarımın en büyük ayırt edici özelliği herhalde kumaşlardır. Çünkü, kumaş seçerken çok hassasım ve kimi zaman kafamdaki model için kumaş tasarımını kendim yapıyorum. Bu yüzden çalıştığım kumaşçılar bana “Kumaş Mühendisi” diyor. Tabi tüm koleksiyonu kast etmiyorum. Piyasada hoşuma giden güncel kumaşları, desenleri veya temel kumaşları ister istemez kullanıyorum. Fakat piyasada olandan farklı bir şeyler yapmak istediğim için genelde kendi kumaşlarımı kendime özel yaptırıyorum. Tasarımlardaki bir başka ayırt edici özellik, pano desenli kumaşlara yer vermem. Yani bütün bir desene yer veren kumaşları, vücudun anatomik yapısına, elbisenin kıvrımlarına ve detaylarına göre kullanmayı seviyorum. Bu tür kumaşlardaki desenin akış yönü, büyüklüğü ve kıvrımlarını elbisede doğru oturmak çok önemli. Yanlış yapılırsa harcıalem oluyor ve çok kötü sonuçlar ortaya çıkıyor; doğru şekilde yapmak ise elbiseye zarafet katıyor, vücuttaki kusurları gizliyor ve kadını daha alımlı gösteriyor. Benim tasarım anlayışımda tamamen estetik kaygılarla hareket ediyorum; kadını daha hoş gösterecek, içinde kendini dahi iyi hissedeceği elbiseler tasarlamayı seviyorum.

 

Kendi kumaşınızı yaptırmak, özellikle maliyetlerin çok göz önüne alındığı şu dönemde firmalara yük getirmiyor mu?

Hayır, öyle büyük bir maliyet getirmiyor. Kumaşçılar için de ekstra bir avantaj sağlıyor. Çünkü farklı ürünler çalışıyorlar, kendilerine özgü ürünler oluyor. Kendine numune kumaş çalışır gibi bana da çalışıyor. İlk kullanım hakkı bizde olmak kaydı ile kendi kumaş portföyüne ekleyebiliyor. Senelerdir çalıştığım firmalarda farklı bir koleksiyon çıkarmak adına özellikle nakış ve desenlerde tamamen kendi tasarımlarımı kullanmayı tercih ediyorum.

 

Kumaşları nereden temin ediyorsunuz? Yerli veya yabancı kumaş tercihiniz var mı?

Aralarında Erler Group firmalarının da yer aldığı Osmanbey piyasasındaki birçok kumaş firmasıyla çalışıyoruz. Yerli veya yabancı kumaş olması fark etmiyor; yeter ki bizi cezbetsin. Şayet kumaş güzelse, kumaşın menşei bizim için çok önemli olmuyor. Yerli üreticiden güzel kumaşlar çıkması tabii ki bizi sevindiriyor.

 

2020 İlkbahar/Yaz abiye koleksiyonlarında neler var?

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var. Her firmanın pazarına ve müşteri portföyüne göre koleksiyonu da farklılık gösteriyor. Kimisi dantel satıyor, payet satamıyor. Kimisi çok süslü ağır abiye satın alan pazara hitap ediyor, kimisi daha sade abiye tercih eden müşterilere sahip. Mezuniyet dönemleri, nişan ve düğün dönemlerinde de pazardan farklı talepler geliyor. Dolayısı ile sezon için benim tercihlerimi de bu çerçevede değerlendirmek gerek. Şayet Forcostume için hazırladığım koleksiyon üzerinden konuşursak, iç pazara da hitap eden firmanın mevcut pazarı Avrupa ülkelerinden, Ortadoğu ülkelerine uzanan geniş bir coğrafyaya yayılıyor. Haliyle, ben 2020 İlkbahar/Yaz sezonunda koleksiyonda mümkün olduğu kadar kumaş, renk ve desen alternatiflerine yer verdim. Güncel moda siluetleri ve detaylar dışında, benim çok sevdiğim pano desenli kumaşlar ağırlıkta. Dantel ve saçağın daha az olduğu, bir döneme girdik. Yapıştırma taşlar da artık o kadar ilgi görmüyor. Nakış ve el işlemesinin öne çıktığı, daha ‘haute couture’ abiyeler daha çok tercih edilmeye başlandı. Abiye giysilerin vazgeçilmezi şifonlar ve tüllerin devam ettiği sezonda, iri pileler, farklı drapaj teknikleri, çeşitli yaka esprileri, transparan detaylar öne çıkıyor. Boncuk ve kasnak işlemeleri oldukça fazla. Renk kartelasında ise bu sene Safran sarısı, tarçın, indigo ve firuze gibi sürpriz renkler var.

 

 Osmanbey’de bulunduğunuz süreçte, bölgedeki değişimi yakından gördünüz. Bir tasarımcı gözüyle değerlendirme yapar mısınız?

Abiye giyimde Osmanbey’in git gide güçlendiği ve üreticiler için bir çekim merkezine dönüştüğü bir gerçek. Bunun bölge için artısı da eksisi de var. Açıkçası bir tasarımcı olarak ben geçmiş dönemini özlüyorum. Eskiden herkes abiye yapamazdı. Şimdi, bu işi bilen, bilmeyen birçok üretici abiyeye geçti. Merdiven altı üretimi dediğimiz üretici profili artmaya başladı. Üstüne bir de Ortadoğulu abiye üreticileri Osmanbey’e yerleşince ister istemez fiyat ve kalite anlamında bir düşüş yaşandı. Bütün bunlar, Osmanbey’in yerleşik köklü abiye üreticilerini olumsuz etkilemeye başladı. Pazar zaten daralmışken, bir de tasarım anlamında yatırım yapmadan ‘copy-past’ yaparak ilerleyen firmalarla rekabet etmek onlar açısından maalesef zorlaştı.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR Diğer Yazılar