GÜNCEL COVID-19 PANDEMİSİNDE TÜRKİYE HAZIR GİYİM VE TEKSTİL SEKTÖRÜ
12 Mayıs 2020

1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve mart ayında tüm dünyanın sağlığını tehdit eden pandemiye dönüşen COVID-19 virüs salgınında, 11 Mayıs 2020 tarihi itibariyle dünya genelinde 283 bin 120 kişi hayatını kaybetti. Nisan ayında pik noktasını gören Türkiye’de, mayıs ayının ilk haftasıyla birlikte vaka ve ölüm sayısında yakalanan düşüş iyimser bir hava yaratırken, salgından bugüne kadar hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 3 bin 786’ya ulaştı.

Küresel ekonomiyi şok edici biçimde sarsan ve tüm sektörlerde tedarik zincirlerini, üretimi, arz ve talebi bir anda aşağı çeken salgında, Türkiye hazır giyim ve tekstil endüstrisi hem imalatta hem ihracatta uzun yıllardır görmediği en büyük düşüşü yaşadı. “COVID-19 Pandemisinde Şirketler Ne Yapacak?” yazı dizimizde, bu kez Türkiye’nin hazır giyim ve tekstil sektörüne bakıyoruz.

 

 

Temelleri daha eski olsa da asıl sıçrayışını 1980 yılından sonra benimsenen “ihracata yönelik kalkınma politikası” sayesinde yapan Türkiye Tekstil ve Hazır Giyim Endüstrisi, bugün 27,56 milyar dolara yaklaşan yıllık ihracatıyla sektörün küresel aktörlerinden biri. Yarattığı katma değerle bu endüstrinin bel kemiğini oluşturan “Hazır Giyim ve Konfeksiyon” sektörü, yüksek standartlara sahip üretim kapasitesi ve geniş bir ürün yelpazesi ile dikkat çekiyor. Dünyanın 7’nci, Avrupa’nın ise 3’üncü büyük ihracatçısı olan Türkiye Hazır Giyim ve Konfeksiyon sektörü, henüz küresel anlamda olmasa da yurtdışı mağazaları açarak geniş pazarlara hitap eden ulusal markaları, sayıları binlerce olan irili ufaklı ihracatçı firmaları, özellikle 2010 yılından sonra güçlenmeye başlayan tasarımcı markaları dışında yerli ve yabancı markalar için üretim yapan binlerce üretim atölyesi ile oldukça dinamik bir yapıya sahip. Son yıllarda tasarım kabiliyetinin de gelişmesiyle katma değeri yüksek ürünlere yönelen sektör, 2019 yılında toplam 17,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Türkiye’nin hazır giyim ve konfeksiyon ihracatında en fazla ihraç edilen ürün grubu sırasıyla örme giyim eşyaları, dokuma giyim eşyaları ve ev tekstili ürünleri yer alıyor.

Türk tekstil ve hazır giyim endüstrisinin ikinci önemli kategorisini Tekstil ve Hammaddeleri sektörü oluşturuyor. Sırasıyla dokuma kumaş, iplik, örme kumaş, teknik tekstil, ev tekstili ve elyaf gibi alt kategorilerde üretim ve ihracat yapan bu sektörde 2019 yılında toplam 9,9 milyar dolar ihracat yapıldı.

Özellikle 2 binli yıllardan sonraki süreçte yavaş yavaş katma değeri düşük ürünler yerine, katma değeri yüksek ürünlere odaklanıldığı Türkiye’de 2010 yılından sonra daha fazla “moda” konuşulmaya başlanırken, makine parklarında da ciddi yatırımlar yapıldı. Dinamik ve esnek üretim kapasitesini yüksek teknoloji çözümleri ile güçlendirerek daha kaliteli ürünler ortaya çıkaran işletmeler arasında insan ve çevre sağlığı konusunda da bir duyarlılık geliştirildi. Türkiye’nin bu sektördeki en büyük avantajı, hızlı teslimat, hedef pazarlara yakınlık, teknik alt yapı, deneyim, geniş ürün yelpazesi ve tasarım kapasitesi olarak gösteriliyor. Dünyanın sayılı pamuk üreticilerinden olan, deri ve denim gibi daha spesifik ürünlerde de eli her geçen gün güçlenen Türkiye, bugün ev tekstilinde dünyanın en büyük “brode ve gipür” üreten makine parkına sahip.

 

 

58 BİN FİRMA, 1 MİLYON 100 BİN KİŞİ İSTİHDAM

Ülkemizde üretilen hazır giyim ürünlerinin büyük bir kısmını pamuklu ürünler oluşturuyor. Sektörün hammadde ve ara mal ihtiyacı büyük ölçüde yurt içinden karşılanmakla birlikte, önemli miktarda ithalat da gerçekleştiriliyor. Ocak-Mart döneminde 422,3 milyon dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon ürünleri ithalatı yapan Türkiye’de faaliyet gösteren üretici firmaların büyük bir bölümü daha çok ihracata odaklanıyor. Tekstil ve hazır giyim sektörü, gerek ihracat içindeki payı ve ülke ekonomisine kazandırdığı net dövizle, gerekse imalat sanayi içindeki payı ve sağladığı istihdama bakınca Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri. Türk hazır giyim ve tekstil sektöründe faaliyet gösteren yaklaşık 58 bin firmanın çoğu küçük ve orta büyüklükte. Bu firmalarda kayıtlı yaklaşık 1 milyon 100 bin kişi istihdam ediliyor.  Sektörün kalbi İstanbul aynı zamanda bir moda kenti olma iddiasına sahip. Ulusal markaların merkezleri, tasarım ofisleri, okullar, fabrikalar, moda organizasyonları ile dev bir ağa sahip olan İstanbul’daki moda endüstrisi aynı zamanda Osmanbey, Laleli, Merter, Zeytinburnu, Bayrampaşa gibi ihracata yönelik ticaret merkezleriyle binlerce firmaya ev sahipliği yapıyor.  Bunun dışında, İzmir, Bursa, Denizli, Tekirdağ, Kırklareli, Ankara, Mersin, Adana, Malatya, Adıyaman ve Gaziantep de özellikle tekstil üretiminin yoğunlaştığı şehirler olarak öne çıkıyor.

 

 

İHRACAT PAZARLARI

Türkiye hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının yüzde 50’sinden fazlasını Avrupa Birliği ülkelerine yapıyor. AB pazarında ise özellikle Almanya çoğu zaman listenin başında yer alıyor. 2020 yılı Ocak-Nisan dönemi ihracat rakamlarına bölgesel açıdan bakınca, Almanya’yı, İspanya, İngiltere, Hollanda, Fransa takip ediyor. Son yıllarda biraz gerilere gitse de Irak Türkiye’nin önemli pazarlarından olma özelliğini koruyor. Ayrıca, İtalya, Suudi Arabistan ve İsrail de hazır giyim ve konfeksiyon ihracatımız için diğer önemli pazarları oluşturuyor. 145 milyonu geçen nüfusuyla yanı başımızda devasa bir pazar olan ve 2019 yılında Türkiye’nin toplam ithalatında 22 milyar 454 milyon dolarla birinci sırada yer Rusya’da biraz da Çin faktörünün etkisiyle hazır giyim ve tekstil ihracatımız istenen seviyede değil. Aynı şekilde diğer bir komşumuz İran’da ise ambargo sürecinden kaynaklanan sıkıntılar nedeniyle yine istenen seviyede ihracat gerçekleştiremediğimiz pazarlardan biri. 

 

 

COVID-19’UN ÜRETİME VE İHRACATA ETKİSİ

12 Aralık 2019 tarihinde ilk kez Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni korona virüs COVID-19, Türkiye’de tam da Dünya Sağlık Örgütü’nün “pandemi” ilan ettiği 11 Mart 2020 tarihinde ilk kez tespit edildi. Bu tarihe kadar 4 bin 291 can kaybı yaşandığı için Türkiye, bir anlamda şanslı sayılırdı. Hemen ertesi gün, ilk ve orta dereceli okullar ile üniversitelerde eğitime ara verildi. Ardından vaka sayısı gün be gün artarken peyder pey çeşitli kısıtlamalar devreye girdi. Nisan ayında salgın hızını artırırken, izolasyon önlemleri de arttı.  Programlı sokağa çıkma yasakları, kamu da dahil çeşitli sektörlerde üretim kısıtlamaları, seyahat yasakları, mağazaların ve AVM’lerin kapanması derken talebin keskin bir biçimde düşmesiyle birlikte ekonomik faaliyetler, ticaret, ihracat rakamları da hızla düştü. Tekstil atölyelerin kimi üretimlerini kıstı, kimisi maske üretmeye başladı. Tedarik zincirinde özellikle lojistikte ve hammadde tedarikinde başta yaşanan sorunlar çok hızlı çözülse de talebin olmaması sektörü ciddi bir biçimde etkiledi. Özellikle Türkiye’nin toplam ihracatında yüzde 50 gibi bir pay alan Avrupa’da virüsün yayılması buradan gelen taleplerde büyük bir düşüşün yaşanmasına neden oldu. Bu düşüş hem imalat sanayine hem de ihracata yansıdı. Daha önce ortalama yüzde 83’lerde çalışan giyim eşyası imalat sanayiinde kapasite kullanım oranı Nisan ayında yüzde 47,1 oranına geriledi. Türkiye’nin genel ihracatı ise 2020 yılının Ocak-Nisan döneminde bir önceki yıla kıyasla yüzde 13,6 oranında azalarak 59,9 milyar dolardan 51,7 milyar dolara geriledi.  2020 Nisan ayında Türkiye sanayi ihracatı ise yüzde 16,2 oranında azalarak 38,6 milyar dolar oldu. Bir yandan salgınla mücadele eden hükümet, öte yandan ekonominin can damarının kesilmemesi için 18 Mart’ta 100 milyar TL büyüklüğünde ekonomik tedbir paketini devreye soktu. Kısa çalışma ödeneği, Kredi Garanti Fonu (KGF) limitinin yükseltilmesi, hizmet sektöründe vergi ve SGK primlerinin, kredi borçlarının ertelenmesini de kapsayan bu ilk duyurunun akabinde çeşitli yardım ve dayanışma kampanyaları düzenlendi. Bu arada Merkez Bankası da piyasalara olan fonlamasını artırdı. Mali piyasalarda baskı artmaya başladı ve dolar 7,0 TL seviyesini geçti. Uluslararası Para Fonu IMF, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 5 daralacağını, enflasyonun yüzde 12, ve işsizlik oranının yüzde 17,2'ye çıkacağını tahmin ediyor.

Nisan ayında pik yapan COVID-19 salgınında mayıs ayının ilk haftasından itibaren vaka ve vefat sayısında bir azalma gözlenmesi bir iyimserlik yarattı. Salgının kontrole alınmaya başladığının ilk işaretleri hazır giyim ve tekstil sektöründe de hissedildi. Yasaklar ve sınırlamalar devam ederken 11 Mayıs’ta AVM’lerin ve mağazaların açılmaya başlanması eleştirilere neden olsa da, sektör 1 Haziran’da “Yeni Normal” koşullarına uygun olarak faaliyetlerine tekrar başlamayı planlıyor.

 

 

OCAK-NİSAN İHRACATI

2020 yılının Ocak-Nisan döneminde Türkiye genel ihracatındaki payı yüzde 9,3 olarak hesaplanan Türkiye hazır giyim ve konfeksiyon sektörü salgından en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Mart ayında yaklaşık 1 milyar 215 milyon dolar ihracat yapan hazır giyim ve konfeksiyon sektörü 2019 yılının mart ayına göre yüzde 27,4’lük bir düşüş yaşadı. Ama salgının pik yaptığı Nisan ayında çok daha kötü bir tablo ile karşı karşıya kalındı. Bu ay, sadece 575,8 milyon dolarlık ihracat yapan Türkiye hazır giyim ve konfeksiyon sektörü yüzde 61,7 gibi büyük bir düşüş yaşadı. Haliyle bu düşüş 2020’nin kümülatif toplamına da yansıdı. 2020’nin Ocak-Nisan dönemi, 4,8 milyar dolar olan hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı, 2019 yılının aynı dönemine göre yüzde 20,1 oranında düşüş kaydetti.

Yine aynı şekilde, COVID-19 salgının etkisiyle Nisan ayında yüzde 51,7 oranında düşüşün yaşandığı etkilenen tekstil ve hammaddeleri sektöründe 414 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Yılın ilk iki ayında ortalama 834,5 milyon dolar ihracat yapan bu sektörün mart ayı ihracat rakamı ise 745 milyon dolardı. 2020 yılı Ocak-Nisan dönemi toplam tekstil ve hammaddeleri ihracatına bakıldığında ise sektörün yüzde 16,1 oranında düşüş ile 2,8 milyar dolar ihracat yaptığı görülüyor.

Bir sonraki yazı: “ŞİMDİ NE OLACAK? ŞİRKETLER NELER YAPABİLİR?”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR Diğer Yazılar